16 Nis 2021

Kimya Sektörünün Geleceğine İTÜ’den Bakış

İstanbul Teknik Üniversitesi, Mezun Söyleşileri kapsamında, Kimya Mühendisliği 1984 mezunu Ali Raif İlaç Sanayi Genel Müdürü Nihal Arslan ve Kimya Mühendisliği 1983 mezunu Uncuoğlu Kimya Genel Müdürü Nuray Uncuoğlu’nu konuk etti.

Haber: İTÜ Medya ve İletişim Ofisi

İTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü araştırma görevlilerimizden Hazal Taşkın’ın moderatörlüğünü yaptığı “Kimya Sektörünün Geleceği” başlıklı söyleşide öğrencilik yıllarındaki anılarından özlemle bahseden mezunlarımız aynı zamanda ilaç ve kimya sektörlerinin geleceğine dair önemli mesajlar verdiler.

İTÜ Kimya Mühendisliği 1984 yılı mezunumuz ve Ali Raif İlaç Sanayi Genel Müdürü Nihal Arslan İTÜ’lü olmanın kendisi için nasıl bir anlam ifade ettiğini şu sözlerle dile getirdi: “Teknik üniversiteli olmak bana hep gurur verdi. Bu gururu üniversiteme girdiğim andan itibaren, eğitimim sırasında ve mezun olduktan sonra iş hayatında hep yaşadım. Yaklaşık, 250 yıllık bir okuldan bahsediyoruz. Bildiğim kadarıyla dünyanın en eski mühendislik okullarından bir tanesi; hatta belki de en eskisi… Ardınızda çok önemli bir bilgi birikimi var, insan bunun gururunu yaşıyor. Bir de İTÜ’de bir ruh vardır; arkadaşlık, paylaşma, dostluk ve dayanışma üzerine, ki o ruhu yaşayanlar bilir.”

İTÜ Kimya Mühendisliği 1983 yılı mezunumuz ve Uncuoğlu Kimya Genel Müdürü Nuray Uncuoğlu ise İTÜ’deki öğrencilik yıllarını şöyle anlattı: “İTÜ’nün, Türkiye’nin en saygın ve dünyanın da en iyi eğitim veren kurumlarından biri olduğunu düşünüyorum. Zorlu geçen bir eğitim dönemimiz oldu. Derslerimiz çok zordu, sosyal aktivitelere pek zamanımız kalmıyordu. Öte yandan İTÜ, bize çok ciddi bir matematik eğitimi verdi. Analitik düşünmede bize çok faydası oldu. Problemin değil, çözümün bir parçası olarak mezun olduk.”

Pandemi döneminden ilaç sektörü nasıl etkilendi?

Söyleşide, pandemi sürecinin ilaç sektörüne etkilerini de değerlendiren Nihal Arslan, birçok sahada olduğu gibi sektörün iş yapış şekillerinde değişiklik yaşandığını, buna karşın iş hacmi anlamında diğer sektörler kadar etkilenmediğini dile getirdi.

“Çok olağanüstü bir şey yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Genel olarak bence iş dünyasının beş sene sonra yaşayacağı bazı şeyler hayatımıza şimdiden girmiş oldu. Bu süreçte yüz yüze görüşmeleri, ziyaretleri, toplantıları çevrimiçi yapar hale geldik. Teknoloji, hayatımıza çok daha fazla girdi. Sağlık sektörü ve ilaç sektörü olarak pandemiden çok fazla etkilendik. Öncelikle iş yapma yöntemlerimiz çok etkilendi. İlaç şirketleri çalışanlarının çok büyük bir kısmı sahada çalışan insanlardı. Aslında biz tanıtım faaliyetlerimizi, tıbbi tanıtım temsilcilerimiz vasıtasıyla yapıyoruz. Hekimlerin ziyaretleri, eczane ziyaretleri, hekimlerle kongreler ve toplantılar düzenlemek, yeni bir ilaç çıktıysa bunu tanıtmak; bunların hepsi aslında yüz yüze yapılıyordu. Pandemi döneminde hekimlere erişim mümkün değildi. Zaten sağlık meslek mensuplarının iş yükü arttı ve insanüstü bir çabayla çalıştılar. Dolayısıyla, biz de birçok sektörde olduğu gibi, her şeyi artık online yapıyoruz.

Bu dönemde ilaç sektörü aslında iş hacmi olarak diğer sektörlere göre çok fazla etkilenmedi. Yüzde üç buçuk civarında bir küçülme yaşandı. Elbette ki bu küçülme diğer birçok sektörle kıyaslandığında küçülme bile sayılmayabilir. Hastalar, pandemi sürecinde hekimlere daha az gitti ve dolayısıyla daha az reçete yazıldı. Ama kronik hastalara ait rapora dayalı ilaçlarda da artış gördük. Pandemi döneminde, sağlık sektörünün tedarik zinciri hiç bozulmadı. Bunu çok önemli bir başarı olarak görüyorum. İlaç şirketinden depoya, depodan eczaneye, eczaneden tüketiciye kadar tedarik zincirinde hiçbir aksama olmadı. Yine bu süreçte, eczanelere çok büyük iş düştü. Çünkü insanlar doktor yerine daha çok eczaneye gitmeye başladı. Eskiden hiç alışık olmadığımız şekilde eczane kapılarında aralıklı bekleyen insanları görmeye başladık. Doktorlar kadar eczacılar da bu süreçte çok yoruldular, ama çok da önemli bir iş yaptılar. Üretim de hiç durmadı, ilaca erişim her zaman vardı. Bu süreçte sağlık sektörü çalışanları büyük fedakârlıklarla emek verdiler. Bunu çok büyük bir başarı olarak görüyorum.”

Nuray Uncuoğlu ise yaşanan pandemi sürecinin çalışma koşullarında esneklik ve kolaylığı getirmesinin yanı sıra, özellikle üretim süreçlerinde farklılaşmaya gidildiğini belirtti: “Pandemi sürecinde dijitalleşmenin getirdiği fırsatlarla birlikte, bildiğimiz gibi, uzaktan görüşmeler arttı. Bu bize çok iyi geldi. Zamandan tasarruf etmemizi ve sağlığımızı korumamızı sağladı. Hastalık riskini azalmak için başka fikirler de oluştu. Daha az insan gücüyle daha otomatik tesislere doğru gidiş başladı. Otomatikleşme hızlandı ve yapay zekâ destekli tesisler yapılmaya başlandı. Ofis satış ve finans bölümlerinde uzaktan çalışma olabildiğince arttı. Homeofis çalışmak aslında bir taraftan da herkese iyi geldi. Maliyetler düştü, ciddi zaman kaybının önüne geçildi… Gidişat homeofis çalışmaya doğru dönüşüyor.

Diğer yandan, kimya sektörü olarak pandemide ciddi tecrübeler edindik. Pandemide üretim ve tedarik zincirinde çeşitli kırılmaların yaşandığı bir döneme girdik. Bütün ülkeler içine kapandı. Kendi ihtiyaçlarını öncelikli hale getirdiler. Bizim kimya sektörü olarak dışa bağımlılığımız olduğundan, üretimlerimiz yurtdışından gelecek ürünler doğrultusunda kesintilere uğradı ya da yaşanan gecikmeler üretim süreçlerimizde de gecikmelere neden oldu. Bu sorunların bir an önce çözülmesini diliyorum. Dış tedarik sorununu aşmanın bir yolu da yerli üretimi hâkim kılmak; yerli üretimle alakalı ülkemizde vizyon oluştuğu kanaatindeyim. Bu konuda kimya sektörü öncü bir sektördür ve yolu da açacağına inanıyorum.”

İlaç ve kimya sektörlerinde ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmeler ve gelecek projeksiyonları

Nihal Arslan, ilaç sektörünün geleceğine dair çizdiği tabloyu şu ifadelerle dile getirdi: “İlaç sektörü, ülkemizin en önemli sektörlerinden biri… Devletin de işin içinde olduğu sağlık politikalarıyla çok ilgili bir sektör. Bir ilaç sanayiinin kurulması kolay bir şey değil. Pek çok ülkede, bizdekiyle aynı yoğunlukta bir ilaç sektörünün kurulamadığını görüyoruz. Şimdilerde şunu da çok iyi görmüş ve anlamış olduk: Bir ülkenin kendi ilacını, kendi aşısını yapması ne kadar önemli aslında. Türkiye’de yerli ilaç sanayii iyi bir noktada; ülkemizde bu sektörün yüz seneden daha fazla bir geçmişi ve birikimi var. Zamanın eczacıları laboratuvarlar kurarak başlamış; onların kurduğu bu laboratuvarlar bugünün modern üniversitesi gibi. Hatta benim görebildiğim, Avrupa’daki pek çok ülkeyle yarışır nitelikte muazzam ilaç fabrikalarımız var. Bugün Türkiye’de 700’ü aşkın ilaç şirketi var. İlaç sektörünün gelecekte konvansiyonel ilaçlardan biraz daha fazla bioteknolojik ürünlere döneceğini düşünüyoruz. Bütün tedaviler değil belki, ancak özellikle kanser, diyabet ve Alzheimer tedavisinde artık biyoteknolojik ürünlere doğru bir geçiş var. Ülkemizde de bu konuda yatırımların olması çok önemli. Yakında yerli aşımızı da bulacağız. Sağlık ve ilaç sektöründe umut var.”

Kimya sektörünün geleceğini özellikle Ar-Ge çalışmalarının artışıyla ilişkilendiren Nuray Uncuoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Kimya sektörü katma değeri yüksek bir sektör. Bu anlamda araştırma ve geliştirmeye de daha fazla önem vermemiz gerekiyor. Bunun için çaba gösterildiğini biliyorum. Ülkemiz bu süreci iyi yönetiyor. Ben başarılı buluyorum. Aşının bulunması için de çaba gösterilmesi çok önemli; ama kimya sektörünün özellikle sanayi tarafına devletin çok ciddi bir desteği gerekiyor. Çünkü buna ihtiyaç var… Çünkü bu kriz sanayicilerimizi çok ciddi şekilde etkiledi ve bunalttı. Kredi faizlerinin yükselmesi onların yatırım yapmak isteyip yapamamalarına neden oluyor. Üstelik çeşitli işlerinin beklenen kârlılığa ulaşamaması, döviz kurlarındaki değişim neticesinde yatırımlarında aksaklıklar yaşanması, devletten destek ihtiyacını doğuruyor. Kimya sektörü birçok sektörle işbirliği içinde ve tedarikçi olan bir sektör olarak öne çıkıyor. Ülkemiz, 2019 yılında 21 milyar dolar civarında ihracat yapıyormuş. 27 sektör içerisinde 1 numaraymış. 2020 yılında ise  bu rakam 18,3 milyara düşmüş. 2021 rakamları ise 21 milyarın üstüne çıkabilecek gibi görünüyor. Sonuçta ülkemiz için umut vaat eden her şeye sarılıyoruz; yerli üretime ve üreticimize inanmalıyız. Ben, ülkemizin kimya sektöründe çok iyi yerlere geleceğine inanıyorum.”

Söyleşiyi izlemek için linke tıklayınız.

https://www.youtube.com/watch?v=PrHQp-7_v6A&t=6s

kimya_mezunlarimiz

İTÜ Ayazağa Kampüsü

Rektörlük Binası Maslak-Sarıyer / İstanbul

İTÜ Ayazağa Kampüsü Telefon

0212 285 30 30 (40 Hat)

İTÜ Ayazağa Kampüsü Fax

0212 285 29 10

İTÜ